Hakkımda

12 Ekim 2011 Çarşamba

değişik

sorulduğunda söylenemeyecek bir kaç kelime fısıldadık hayata..
benim edebiyatım senin sakladığın hiçliğinde kaybolup gitti.. her defasında hiç yaşanmamış gibi..
sonra o yaşanmamışlıklar sızmaya başladı sahte hayatlarımızda.

bir şey biliyordum unuttum.
Tüm unutkanlıklarım sana dair oldu sonra. Arkamda bıraktığım her gün böyle olacaktı.

Silinip gidecek günler biriktiriyordum.
Cebimden taşmaya başladı. sımsıkı sarıldım ve deli gibi gizledim.. unutulmayacak zamanlardı.. unutmak için bu kadar çaba harcarken yorulduk..
daha az acı çekmek için sığındık neşemize ve umursamazlığımıza,
mantıklı kararlar bir basamak geride kaldı.

dibe inen bir yoldu basamaklarını çıktığımız..
gökkuşağı sandığımız bulutların arkasındaki parıltı; sislerin arasında kalan bir pozuk paranın yansımasıydı..

gerçekleri kabul etmeyecek kadar aptal rolü oynadık, yetmedi.
çok geç kaldık geri dönmeye.. çıkışa daha yakın oturdun ama birazdan paramparça olduğumuzda hiç bir şey yapamayağını biliyordum.

farkında olmadığın şeyleri farkettirmeyeceğim bu kez..
ilk kez susmayı öğrenen bünyeme teşekkür edeceksin ve sen giderken kazandığını zannetiğin zaferi tek adımda yerle bir etmeyeceğim..

hayatında ilk kez kazanmana ben izin vereceğim..


PSS

8 Eylül 2011 Perşembe

böyleymiş..

ruhumun çatlakları arasından sızan rüzgarda üşüyormuşum meğer.. ellerinden yere düşen parçaları toplayamadan hızlıca çarpmışım kapıyı..
hep bir bekleyişin gölgesiymiş gece dediğim karanlık..
ben o bekleyişleri sevmişim bir de vardığım noktadaki çarpı işaretlerini.

susmuşum, gülmüşüm, ağlamışım dizlerinde
uyanmışım rüyalarımı sonlandırmadan devam etmişim..
ayaklarım hep havada dolaşırmışım, sana göre aklım bir karış havadaymış..

hep aynı şarkıyı başa alıp dinlemekten yorulmazmışım, aynı hatayı başa alıp yaparken her defasında başka bir yönünü karanlığa gömüp yeni zannedermişim..

ben seninle de olmazmışım sensiz de eksik kalırmışım..
günaydına hasret kalıp iyi geceleri özler mişim..

yeni hayat dediğim senden sonrasıymış, "görseydi" dermişim şimdiki beni, çekerdi kulaklarımı, görseydi diyorum bir kez daha, umursamazdı..

her köşeden senin çıkıp gelme düşüncesinin üzerini çizmişim, aramıyormuşum yürüdüğüm kalabalıklarda yüzünü, yakmışım adını yazdığım kağıtları, zaman uzaklaştıramamış çok fazla, yeni hatıraların hepsi 1 gecelikmiş, öylece silinip gitmiş.. kendime dönmüşüm sonra orda gördüklerime mürekkep fırçası atıp inandırımışım kendimi benim olmayan fikirlere

dilekler tutmuşum olmuş, şarkılar söylemişim eğlenerek, içmişim, mantığımı kaf dağına atmışım..

her gün birbirinden farklı geçermiş, en çok kendimle uğraşırmışım, en çok kendimden uzaklaşmışım..

PSS

17 Ağustos 2011 Çarşamba

3 kişi 27 dakika


Saat 03.00 gibi uzandım yatağıma.. Yalnızdım

Kapı çaldığında üşüdüğümü farkettim. Açık camlardan değişen havanın serinlediğini hissettim. Gözümle görsem inanmazdım havayı. rüzgarın tenimde dans ettiği anlardı inandıran.. gözümle gördüm inanmadım.

Aşağıdan bir ses "çabuk hazırlan gidiyoruz" dedi.. bu kadar istekle beni çağıran birine "nereye" diye sormak yerine kısa zamanda aşağıdaydım. Gözlerinin parlaklığında kendimi gördüm, her ince ayrıntısında ben vardım orda.

elimi hiç bırakmadı konuşurken, bir yandan neşeli anlattıklarını dinleyip bir yandan yanımda ne kadar mutlu olduğunu izledim. çok tatlı çok güzeldi.. keşke kalbimle konuşabilsem dedim içimden.. yapamazdım.

eve döndüğümde benden önce gelip, beni karşılayan adama baktım, gülümsedim. "Hoşgeldin" dedim kalpten konuşarak, üzerime rutin bir ağırlık çöktü. Rutin di ama beni düzenle buluşturan ve "olması gereken"i yaptıran bir durumun içindeydim. Arkamda bıraktığım "diğer" adam aklımda yoktu, ya da ben öyle olması için kendimi zorluyordum.

Telefon sesiyle uyandım, saat 03.27.. 27 dakikada geleceğim gözlerimin önündeydi.

PSS

12 Ağustos 2011 Cuma

Gökkuşağı



Farklı kelimelerin aynı sırasındaki aynı harfiz seninle, içinde bulunduğumuz sırada farkllı anlamlara sebep oluyoruz. Yanımızdaki başkalıklara bağlıymış gibi davranıyoruz. başka bir kelimenin içerisinde nefes alamayacak gibi oluyoruz.
Kafamızın içerisinde sabitlenmiş gerçekliklerimizden kurtulamıyoruz.
Aslında bir kafesin içerisindeyiz ve öbür tarafa geçiyoruz. O cümlenin ilerisinde yeniden doğuyoruz, farklı anlamlar yaratmaya devam ediyoruz ama kendimizi hiç göremiyoruz.

Tek başına bir sorunun 3. seçeneği oluveriyoruz ve bizi seçmelerini umuyoruz. Üzerimizi karalıyorlar, ya doğru oluyoruz ya yalnış ya da silip vazgeçilen bir seçenek gibi kalıyoruz ortada. O an için önemli oluveriyoruz sonraki soruda anlamsız kalıyoruz.

Her bir durakta değerimiz değişiyor. Biz aslında düşülen ama kabul edilemeyen bir yanımızla uzaklaşıyoruz. Rüyalara giriyoruz,gülümsediğimizi kimse göremiyor, üzerimizden bir bulut geçiyor, yaprakları gölgelerini oluştururken kocaman ağaçların toprak yolların kenararındaki çakıl taşlarını kıskanıyoruz.

İliklerimize kadar ıslanıp, sonuna kadar uyanıyoruz.sonuna kadar hissediyoruz her bir anı.. mantığımız bizi uzaklaştırıyor, atıveriyor seni kafdağının arkasına.
mantığımı tutup atasım geliyor oraya.. nereye gitsem beni takip ediyor, unutmaya çalıştığım yerde önüme çıkıyor. en yakın dostum, hiç yalnız bırakmıyor. Düşsem o kaldırıyor...

tüm bildirdiklerimi unutup bir harf ömür biçtik değerlerimize.. Yüksek egolarımızı yerlebir ettik savaş sonrası, her bir parçamız kilometrelerce uzaklara dağıldı.

onunsa gökkuşağı gibiydi hikayesi..
zamanın birinde bir kaya varmış seni takip eden, zamanla hafiflemiş, ayaklarının dibindeki bulutun oluvermiş..seninle bulut olmuş, şeffaf ve dışa kapalı.

ne bulut ne gökkuşağı ne o alfabenin 3.sü...bildiğim bir şey var bu kez.. bu kez bir dilek tuttum içinde sen olmayan..

PSS

9 Ağustos 2011 Salı

Carpışmanın Şiddeti

Korkusuz ve ukala yollardan köşeyi dönünce çarptığım duvar gibi.. Ufak bir sarsinti sonrasi daha dikkatli adimlarla devam edilir ya yola, o durumdan ogrenilen ders gibisin. Üzerine kitaplar yazilir, filmler yapilir, dedikodu yapilir..

Bir baskaldırma mevsimi uzerinde oynadigimiz.. Kabul ettirilmeye çalışılan pek çok şeye inat hayatlarimiz.. Buyumek istemedigimiz halde o yollardan cok geçmiş tavırlarımız ceplerimizde yürüyoruz.

Kimse uğraşmasın kabullenmiyoruz, inkar ediyoruz ve umrumuzda degil-mis gibi davraniyoruz..
Kimi kandiriyoruz?

Zavalli hayatlarimiza donunce dehsete kapiliyoruz. İlgi kaybolunca pesinden kosuyoruz..
Kimi kandiriyoruz?

O hikayedeki gri duvar degil, burada bas rol carpisma etkisini yok sayan akillanmayan bunyelerimiz. İşimize gelen gözlerimizin son gördüğünden çok en son neye inandığımız..

PSS

1 Ağustos 2011 Pazartesi

gitmek icin cok erken kalmak icin cok gec

Sisler dagildiginda ortaya cikan bi goruntuydu son animsadigimiz. Hayal gibi sakladigimiz ortak gerceklik

Zamansizdik, bi gecede buyuduk.
Bir sey ariyorduk, ne oldugunu bulduk, ne olmak istemedigimizi ogrendik icimizden geceni yaparken..

Bi dilek tuttum o da olunca kendimden korktum, bi dilek daha tuttum sakince.

Baska pencereler belirdi bi anda bakmam gereken.. Onlar cok baskaydi. Tum isaretler o yolu gosteriyordu ben cikmaz sokaga girerken..

Ben her yil ayni donemde farkli yerlerde benzer birseyler bulurdum.. Hepsi toz parcasina donusurdu  saat 12'yi vurdugunda. Bu sefer zaman daha yavas geciyor.

Susmak gereksiz..gitmek icin cok erken kalmak icin cok gec.

PSS

28 Temmuz 2011 Perşembe

3 kelimeyim

Ben bu bulmacanin neresindeydim? Çözmeye çalışarak mı, çözenleri mi inceleyerek nasıl dahil olmuştum? Nasil herseyin hem dışında hem içindeydim?

Bir çarsamba akşamıydı, işten eve yeni gelmiştim ki telefonum caldi.. 30 dk gecti, ardından 3 gun.. 1 gun daha sonrasında tahmin edemeyecegim pek çok şeye evet demiştim. 1 hafta sürdü! Tam 1 hafta sonra bir kapıdan girdim ve arkamdan kitledim.

Daha once gormemiştim buna benzer bir çozum, yoktu eşdeğerleri! 5 bilinmeyenli denklemin son oyuncusuydum. Kimsenin tahmin edemedigi bir zamanda bi kalp kırdım, elimde parcaları yapıştıramadım..

Olmayi istedigim herkes oldum. Kovduklarımı getirdim yanımda, en başta kendimi.. Duşunduğum herşeyi yaptım. Tum rolleri başardım, kendimden kacarken.

Bir soru vardi, cevabini herkesin bildigi, kimsenin yapmadigi.. Ben o soruyu soran ve cevabi soyleyip yazmayandim. Tek farkim daha saglam adimlarimdi, altimdaki curuk tahta köprü umrumda degildi. Inadina sağlam basıyordum, inadına yaptığım herşeyde kaybettiğimi umursamayarak..

Ufak sokaklarin arnavut kaldirimlarinda kirilan topuklarim gibi sonu belli yollarda yürüyüp garantiliyordum kendimi, bir sure ait olmak istemiyordum.

Sorulan her sorunun sozlerini yazan bendim. Geceleri akillara düşen soru isaretlerinin cevapları bendim. Tum o acabalarin kaynagi, ava giderken avlanan suratlarin kafasindaki isim bendim..

Bi dunya yarattim, bir ben yarattim, simdi sira sende..

PSS

30 Mayıs 2011 Pazartesi

uyu biraz..

değişken ruhhalime uyum sağlayamadığın ve içinden çok kızdığın bir yana.. isteyip ulaşamadığın el üstünde tutamadığınım; sen olmadığın zamanları sevmiyorum

o zamanları sevmiyorum.
O eskiyi anımsatan masalların bende gizli. Görüyorsun, isim koyamıyorsun ya.. unuttuğun ne varsa hatırlatıyorum sana.

Yalnış zamanların iki kahramanıyız biz. iki farklı dağın tepesinde arasındaki uçurumları umursamamaya çalışıyoruz. bir rüzgar esiyor aramızdan bölünüyoruz.
Kalbimde tüm amalara yer verirken vicdanımı susturmaya çalışıyorum. Rüzgar şiddetleniyor peşisıra ben oluveriyor bir anda.
yanından geçiyorum, çarpıyorum ve yumuşak bir şekilde.

Arsızlığım sinir ediyor bazen bazen hoşuna gidiyor. sen benim kadar karışık değilsin ama bilmiyorsun nasıl davranman gerektiğini. Doğru zannediyorsun ama doğru değil.. ben senden hissedemediklerim için değil, hissettiremediklerin için vazgeçicem, korkuların, kaba tavırların yüzünden vazgeçicem. öylesine tokum ki bunlara.. aradığımın bu olmadığını bildiğim için vazgeçicem.

PSS

28 Mayıs 2011 Cumartesi

sana inanmıyorum

Gri sabaha uyanmaktan korkmuyorum, etkilemiyor artik gokyuzunden akan damlalar,biliyorum ki sonsuz degil, sonsuza kadar benimle değil, tıpkı senin gibi, tıpki oncekiler gibi, tıpkı yeni gelenler gibi...

Nasılsın sorularına " gucleniyorum" diye cevap veriyorum. Aldığın, çaldığın ne varsa tamamlıyorum, toparlıyorum ve ozume donuyorum..
Gıpta ettigin, hayran kaldıgın hale geliyorum; umursamazlasiyorum, değerlerim değişiyor, hayatı daha guzel ve eglenceli yasiyorum.. Ben büyümüyorum artık, yeniden değişiyorum ve senden oğrendiğim ne varsa unutuyorum.

Tesekkur ederim.

artık sana inanmiyorum.

PSS

21 Mayıs 2011 Cumartesi

artık daha yakınsın bana...

ufak tesadüflerim kapı aralığından sızıp geldiler o gün yanıma. Tuşlara bastığımda fısıldadım kendime bir şeyler belli belirsiz. Duymamazlıktan gelip, kovdum meleklerimi.
o gün biliyordum; Tesadüf, isteklerin yanılsamasıydı, telefonun ucundaki o sesteydi.
Bir şeyler olacaktı ve ben bunu durduramayacaktım. Bir isim bulacaktım, acımı hafifletsin diye.

Nedeni yok, hiç sormadım. Her adımı kusursuz planlanan oyunun içinde başroldüm. Her duyguyu çeken ve yaşatan tenimin direnmediği yerdeydim. Çevremde duvarlar ve aşmaya çalıştığım imkansızlıklar vardı. Karanlıktı bir tarafı. Kendisini öyle gizlemiştiki, içine gömdüklerine kendini de katmıştı, unutmuştu kendini dinlemeyi, çok korkuyordu; kırılmaktan, inanmaktan yeniden...

rüya gibiydi, korktuğum, sevmediğim, gülümsediğim, parladığım herşeyin içindeydim. karar veremedim iyi kötü doğru yanlış ne varsa..
sonrası veya öncesi yoktu, an'ların kraliçesiydim gözlerinde.

kalplerimizde yaralarımızla gözlerimizi kapadık ve yükseldik olabildiğince, her defasında daha yakınlaştı adımlarımız. Kendimize yalanlar söyledik, kilitli kapıların anahtarlarını topladık ve paylaştık.

güneşi arkamıza aldık, gölgelerimizle oynadık, "biz" olamadık, olamazdık. Yine de gülümsedik, kahkahalar attık.

uyandığımda sessiz ve kızgın bir filmin sonuna gelmiştim.. sanki her şeyi o biliyordu ve ben sadece izliyordum uzaktan. inanmak istediğim yanım, anlatmak istediğim kadardı o dünya, aynı nakaratta defalarca dinlediğim ve sıkılmadığım o melodiydi.. bir gün tükenecekti...

PSS

13 Şubat 2011 Pazar

her sabah yeniden...

.Ellerim soğudu önce, 
renkleri değişti aldığım nefeslerin.
.Sonra yüzüm..
Zaman büyüklükle ifade edilmeye başlandı,
Ne kadar uzaksa o kadar acı gibi.
.Sonra gövdem
Her bir durak bir o kadar yorucu ve eksiltici oldu.
Bu mevsimde ağladı hayatlarımızdan kalanlar bize
Daha çok istedik olmadı, daha çok özledik yetmedi
Sevmeye çalıştık, incittik
Bakmaya çalıştı, göremedik
.Ayaklarımın ucuna kadar geldi soğuk..
yukarı baktım, sisler ve kayboluş
sanki beklenirmişcesine emin adımlardı attıklarım
kanıtlarcasına emin...
duyduğum sesle aktı gözlerimin içinden derine gün ışığı
ve ben, 
her sabah yeniden...

PSS (21 eylül 06.26)

18 Ocak 2011 Salı

Uykudan once son tekrar

Uzun bir gun kisa bir gece gibi yasanan anlardan biri daha.
"iste"diyor icimden bir ses, " bir kez daha farkettim gercegi" hangi dunya bekliyor, hangi basari, hangi yenik kalp bu kez kapimda?
Hizlica gidiveriyor aklimdan, yeniden donmek uzere. Bir mekan, bir sarki, bir kokuda buluveriyorum seni. Sen de bir baska kokuyor, bir baska geliyor kulaga o melodisinde kayboldugum sarki.
Nefes alislarim duzeni buluyor yavasca,

o cok sevdigim kedi kendini sevdirmiyor bana..Git der gibi, senin gibi gelmek istiyor ve kaciyor daha sicak bir mekana.

Susuyor dunumun cigliklari. Utaniyor bakislarini yakalamaktan. Bir yandan seni ariyor gozleri her sokaginda istanbul'un.
Bir ic cekis duyuluyor ve akil alarmi caliyor o anda.. Goz kapaklarim kapaniyor icimde bir yumrukla. Uykudan once geciyor aklimdan cok uzaklasmiyor.

Tutundugum dallarin kiriklari elimi kesiyor, canim yanmiyor yaralarimi gormedikce.
Son bi tekrar ediyor kendini yasanmisliklarim, uykudan hemen once sen gibi oluveriyor mantigim..

PSS