Hakkımda

13 Aralık 2010 Pazartesi

bir doğru varmış, onu da yanlışlarım götürmüş

ısınmayan ellerim bir günü daha geride bıraktı.
her gün bir damla daha koyuyorum bilnmezliğime, bir adım daha uzaklaşmam gerekirdi oysa. bana böyle öğretmişlerdi; daha büyümeyecekti boşluğun, yokluğunu hissetmeyecektim, gecem gündüzüm olmayacaktı. başka kollar sarmayacaktı, o yalan ruhlar dokunamayacaktı bana.

sahte kimlikleri gördükçe mükemmelleşiyorsun ya gözümde, bir az daha derinleşiyor yaralarım, kanamıyor bu kez. Bu kez biliyorum ordasın ama yoksun. dokunamadığım, hatırlayamadığım bir yüz gibi kalmaman için savaşıyor hayat benimle. her adımımda sen çıkıveriyor karşıma. sen ve senin eşsizliğin..

kırılıyor teker teker tutunacak dallarım, karlar yağıyor üzerine düşlerimin, ıslatıyor, siliniyor.. harf harf hece hece, kayboluyorum karanlığında. Hani bir yanın "gel" diyor ya bana.. bir yanın git..

Uzunca bir yol bu kez, bu kez benim gibi olmak istiyorsun. Sorgulamıyorsun benim gibi, başlangıçlarındasın "benim gibi" olmanın..
önce adımı çağır, içinden fısıldadıklarını haykır bana... Sonra bak yüzüme aynı heyecanla, aynı yollarda aynı bakışlar olsun... başka kimsenin dokunamadığı bir masal olsun.. Bir rüya görelim; içinde deniz kızı olsun romeo olsun.. Aylardan temmuz günlerin 22.si olsun.
yeterki kimse dokunmasın bize..

ben büyüyorum, korkularımla, soru işaretlerimle, yalnızlığımla.. zamanla anlıyorum bir doğru varmış onu da yanlışlarım götürmüş..

PSS

12 Aralık 2010 Pazar

Karman

artık...
kalan ne varsa geride ve sadece "ne istiyorsam" onu yaptırıyorum.

Kategorize edilmiş hayatların içinden çıkıp, sıkışmış düşünceleri hızlıca dışarı akıtabilmenin de bedelleri olacaktır elbette...
Ateşle oynamayı da sever insan güvenli kollara sarılmanın dışında. Dikenler batar ve karanlık çöker, korktuğumuz karanlık değildir artık. Kendimizden korkuyoruzdur.
ikiye bölünürüz. mantığınız ve doğamız savaşır birbiriyle...dışardan durup izleriz şaşkınlıkla, sonra umursamayız onu da, unuturuz geçici ya da yok sayarız. arada fikir alırsınız ya çok güvendiklerinizden, hiç bir işe yaramaz.
çok içmediyseniz hani sızamıyorsanız, belki uyumadan vicdanınız konuşmaya çalışır sizinle  yoksa mutlu rüyalar..

uzun zamandır rüya göremeyen ruhlara sarıldım.
kendini kandırmak nasıl oluyor, izledim yıllarca..

PSS

19 Kasım 2010 Cuma

kahve molası

"gördüğüm yerde tanırım..." dedi kadın içinden, "...senin gibileri"
"Canın gerçekten çok yanmış. Sevmeyi de öğretmemişler, affetmeyi de"

"Dün bir rüya gördüm" dedi adam," içinde sen vardın, baştan sona seninleydim.."
Gülümsedi kadın. "dün bir yalan duydum" dedi, "baştan sona sen söyledin".
adam duymamazlıktan geldi, sonra kabullenir gibi oldu, bir yalan daha söyledi.
Kadın bu kez inanmış gbi gözüktü. Adamın yalnızlığı o kadar büyüktü ki, dayanılmaz dı ki yarattığı dünya, daha fazla yıkmak istemedi.. ufak zaferlerini kutladı adamın.

Sürekli duymak istediği şarkı gibi tükendi.

17 Kasım 2010 Çarşamba

Yazıyorum, unutuyorum, özgürleşiyorum.

Aynı şifreyle  sadece bir süre aynı yere giriş yapabilirsiniz..
ya zaman, ya sistem, ya dış etkenler mutlaka  şifrenizi değiştirmenizi sağlayacaklardır. Ne yaparsanız yapın.. aynı şifreyi ömrünüzün sonuna kadar kullanamazsınız. aynı yalanı sürekli söyleyemeyeceğiniz ve aynı kalamayacağınız gibi.

Hayatta anlamamız gereken bazı hassas noktaları, söylemekten duymaktan sıkılmış dahi olsak anlamadığımız takdirde tarih bizim için  tekerrürden ibaret olur. O gururla söylediğimiz "sil baştan"lar   herkesin harcı değildir.

Hayatı sorgulamaya başladığımız dönemler aslında kendimize uğraş aradığımız dönemlere tekabül eder.  Kimisi için boş vakit kimisi için bol vakit kıymetlidir kimisi ise özgürlüğü kendi kısıtlanmış dünyasında arar ve orda mutlu olur. Her gittiği yere beynini ve kalbini de götüreceğini unutarak..

içtiğimiz her biranın ilk yudumunda ve son yudumunda daha da derinleşir ya anılarımız, onları yakmanın en güzel yolu 2.yi söylemek değildir aslında. En büyük hediyesidir tanrnın unutmak... sadece isteyene.

Yazıyorum, unutuyorum, özgürleşiyorum..


PSS