Hakkımda

17 Ağustos 2011 Çarşamba

3 kişi 27 dakika


Saat 03.00 gibi uzandım yatağıma.. Yalnızdım

Kapı çaldığında üşüdüğümü farkettim. Açık camlardan değişen havanın serinlediğini hissettim. Gözümle görsem inanmazdım havayı. rüzgarın tenimde dans ettiği anlardı inandıran.. gözümle gördüm inanmadım.

Aşağıdan bir ses "çabuk hazırlan gidiyoruz" dedi.. bu kadar istekle beni çağıran birine "nereye" diye sormak yerine kısa zamanda aşağıdaydım. Gözlerinin parlaklığında kendimi gördüm, her ince ayrıntısında ben vardım orda.

elimi hiç bırakmadı konuşurken, bir yandan neşeli anlattıklarını dinleyip bir yandan yanımda ne kadar mutlu olduğunu izledim. çok tatlı çok güzeldi.. keşke kalbimle konuşabilsem dedim içimden.. yapamazdım.

eve döndüğümde benden önce gelip, beni karşılayan adama baktım, gülümsedim. "Hoşgeldin" dedim kalpten konuşarak, üzerime rutin bir ağırlık çöktü. Rutin di ama beni düzenle buluşturan ve "olması gereken"i yaptıran bir durumun içindeydim. Arkamda bıraktığım "diğer" adam aklımda yoktu, ya da ben öyle olması için kendimi zorluyordum.

Telefon sesiyle uyandım, saat 03.27.. 27 dakikada geleceğim gözlerimin önündeydi.

PSS

12 Ağustos 2011 Cuma

Gökkuşağı



Farklı kelimelerin aynı sırasındaki aynı harfiz seninle, içinde bulunduğumuz sırada farkllı anlamlara sebep oluyoruz. Yanımızdaki başkalıklara bağlıymış gibi davranıyoruz. başka bir kelimenin içerisinde nefes alamayacak gibi oluyoruz.
Kafamızın içerisinde sabitlenmiş gerçekliklerimizden kurtulamıyoruz.
Aslında bir kafesin içerisindeyiz ve öbür tarafa geçiyoruz. O cümlenin ilerisinde yeniden doğuyoruz, farklı anlamlar yaratmaya devam ediyoruz ama kendimizi hiç göremiyoruz.

Tek başına bir sorunun 3. seçeneği oluveriyoruz ve bizi seçmelerini umuyoruz. Üzerimizi karalıyorlar, ya doğru oluyoruz ya yalnış ya da silip vazgeçilen bir seçenek gibi kalıyoruz ortada. O an için önemli oluveriyoruz sonraki soruda anlamsız kalıyoruz.

Her bir durakta değerimiz değişiyor. Biz aslında düşülen ama kabul edilemeyen bir yanımızla uzaklaşıyoruz. Rüyalara giriyoruz,gülümsediğimizi kimse göremiyor, üzerimizden bir bulut geçiyor, yaprakları gölgelerini oluştururken kocaman ağaçların toprak yolların kenararındaki çakıl taşlarını kıskanıyoruz.

İliklerimize kadar ıslanıp, sonuna kadar uyanıyoruz.sonuna kadar hissediyoruz her bir anı.. mantığımız bizi uzaklaştırıyor, atıveriyor seni kafdağının arkasına.
mantığımı tutup atasım geliyor oraya.. nereye gitsem beni takip ediyor, unutmaya çalıştığım yerde önüme çıkıyor. en yakın dostum, hiç yalnız bırakmıyor. Düşsem o kaldırıyor...

tüm bildirdiklerimi unutup bir harf ömür biçtik değerlerimize.. Yüksek egolarımızı yerlebir ettik savaş sonrası, her bir parçamız kilometrelerce uzaklara dağıldı.

onunsa gökkuşağı gibiydi hikayesi..
zamanın birinde bir kaya varmış seni takip eden, zamanla hafiflemiş, ayaklarının dibindeki bulutun oluvermiş..seninle bulut olmuş, şeffaf ve dışa kapalı.

ne bulut ne gökkuşağı ne o alfabenin 3.sü...bildiğim bir şey var bu kez.. bu kez bir dilek tuttum içinde sen olmayan..

PSS

9 Ağustos 2011 Salı

Carpışmanın Şiddeti

Korkusuz ve ukala yollardan köşeyi dönünce çarptığım duvar gibi.. Ufak bir sarsinti sonrasi daha dikkatli adimlarla devam edilir ya yola, o durumdan ogrenilen ders gibisin. Üzerine kitaplar yazilir, filmler yapilir, dedikodu yapilir..

Bir baskaldırma mevsimi uzerinde oynadigimiz.. Kabul ettirilmeye çalışılan pek çok şeye inat hayatlarimiz.. Buyumek istemedigimiz halde o yollardan cok geçmiş tavırlarımız ceplerimizde yürüyoruz.

Kimse uğraşmasın kabullenmiyoruz, inkar ediyoruz ve umrumuzda degil-mis gibi davraniyoruz..
Kimi kandiriyoruz?

Zavalli hayatlarimiza donunce dehsete kapiliyoruz. İlgi kaybolunca pesinden kosuyoruz..
Kimi kandiriyoruz?

O hikayedeki gri duvar degil, burada bas rol carpisma etkisini yok sayan akillanmayan bunyelerimiz. İşimize gelen gözlerimizin son gördüğünden çok en son neye inandığımız..

PSS

1 Ağustos 2011 Pazartesi

gitmek icin cok erken kalmak icin cok gec

Sisler dagildiginda ortaya cikan bi goruntuydu son animsadigimiz. Hayal gibi sakladigimiz ortak gerceklik

Zamansizdik, bi gecede buyuduk.
Bir sey ariyorduk, ne oldugunu bulduk, ne olmak istemedigimizi ogrendik icimizden geceni yaparken..

Bi dilek tuttum o da olunca kendimden korktum, bi dilek daha tuttum sakince.

Baska pencereler belirdi bi anda bakmam gereken.. Onlar cok baskaydi. Tum isaretler o yolu gosteriyordu ben cikmaz sokaga girerken..

Ben her yil ayni donemde farkli yerlerde benzer birseyler bulurdum.. Hepsi toz parcasina donusurdu  saat 12'yi vurdugunda. Bu sefer zaman daha yavas geciyor.

Susmak gereksiz..gitmek icin cok erken kalmak icin cok gec.

PSS